Anıl Yıldırım Fasıl Meyhane

Sen böyle bir gecenin sabahını bilmiyorsun
Sen böyle bir sabahın akşamını bilmiyorsun
Kafalar matiz bir ufak açıp geriye yaslan
Keşke zaman dursa keşke sende burda olsan

Kolların dolansa boynuma yeter içme desen
Ben müziği değiştirmeye gitsem mutfaktan sesin gelse
Sonra gelip gizli saklı sarılsam beline
Ne güzel kokar saçların, bitanem, aşkım, her şeyim desen

Gözlerinde görmek istemiyorum başkasının hatırasını
O zaman açarsın Dünya’nın en büyük yarasını
Alyuvarlarım beyaz rakıdan
Ve alamaz seni benden toplar, tüfekler
Bir de çok istersem alır yaradan

Hiç bahsetmeyeyim yaradan zaten içim kabuk bağlı
Bu gördüklerimi unutmam da ne çok zaman aldı
Ah be canına yandığım ne vardı o da olmasaydı
Başka ten bilmeseydi tenini ben de kafayı oynatmasaydım

Al bu da uyuşturucu kulaktan alınan
Tek başınalık duygusunun üstüne duygu tanımam
Yak bir sigara zaten bak ciğer miğer tarumar
Kaç enkaz taşır sırtım? Kaç bıçak yarası lan?



Bu gecenin son sigarası deyip bir paket daha içmek
Sen Hadise dinliyorsun bense Müslüm Gürses
Sen uykuyu çok seversin ben kaçarım yatak görsem
Keşke doktor üç aylık ömrün kaldı falan dese

Ah be hain geceler sana hatırlatır mı maziyi?
Vücudum izlerle dolu sana neden kal diyeyim?
Zaten saçı döktük, yaş yirmi beş, ruhum otuz dörtlük
Sana yazsam kaç yüz dörtlük yine de fayda etmez

Çünkü kötü biliyorsun beni bir kaç kere içtim ya
Ne yapsan da seveceğim lan çeksen de istinat
İstediğin kadar yaşa sen içim de öldün artık
Senin yaklaşamadığın uçurumdan biz takla attık

Bir absent, bir chivas sonra kesmedi bir ufak açtık
Cengiz babadan liselim çalıyor radyoda
Herkes derdini döküyor masa ne biçim duman almış
Herkesin gönlü birinde, yarayı fena açmış

Ama yazık değil mi diyorum bu halimiz ne
Murat diyor ki ne yapayım kardeşim onunla yatıyor kevaşe
Ahmet zaten sızmış elindeki sigarayı koluna basmış
Hasan eceyi öldü biliyor ama ece başkasıyla evlendi..