Yirmi yaşım, elimdeki bavul gibi dolu içim.
Panolara yansıyan o ışık bir gün sönecek olursa eğer, kalır gözlerimin olukları kadar kısık.
“Nasıl gidiyor ?” diye soruyorsan; kötü, bölük, yarım, öte, sönük, bu kez dönüp yürü.
Tablolarda ağlarken aklı yarım, akla karayı bağlar dudaklarınız.
Alıştım artık göz altlarına yani, yalanlarına, tok bel altına.
Ben yanaklarına el süremiyorken, yüküm vuruyor af suratlarına.
Kalbime faydan yok, seni sen gibi sevmem doğru.
Şarabımdaki renklere boğdum evin her köşesindeki tonu.
Yatacak yerim olmasa keşke göğe yükselerek giderim belki.
Yüzün hep bana dönse be keşke yüzüm hep gülebilirdi belki
Sence kendimi mi kandırıyorum ?
Aklıma düşürüyor şüphesini, hadi dön evine.
Paramparça olan hep evimin duvarları, bence sen de daha fazla çabalama benim için.
Çünkü içip içip para yiyen bir p*çe dönüştüm.
Aldığımın yarısını dostlarıma bölüştüm aklıma sokayım...
Soğuk gecelerin alayında tek başımaydım.
(Hook x4)
Yaktılar yaktılar, yangın hep halim.
Çaldılar, benliğim kaybolup gitti.
Aklıma soktular şeytanı, zalimler.
Yani... (bıktım, bıktım)
Yani... (bıktım, bıktım)
Yani... (bıktım, bıktım)
Yani.
Tablolarda ağlarken aklı yarım, akla karayı bağlar dudaklarınız.
Yani, kötü, bölük, yarım, öte, sönük, bu kez dönüp yürü.