üstümüze bütün gücüyle dayanmış koskoca bir emperyalist ordu. gemileriyle tam karşımızda çanakkale'de.
üstelik iyi hazırlanmış kusursuz bir savaş planı. komuta bizde değil, bir alman paşası vatanımızı koruyacak.
kimin adına diyordum, kimin adına! emperyalistler, emperyalistlerle savaşacaktı. yine bizim topraklarımızda, yine bizim canımızla oynanan bir ölüm kalım savaşı.
işin başında yanlışlığı görmüştüm. uyardım, ama dinletemedim. çözülüyorduk!
sonunda bütün cephenin komutanlığını bana verdiler, ister istemez.
anlayamadıkları bir güç karşısında ölüyorduk, ölüyorduk, ölüyorduk ama kazanıyorduk, kazanıyorduk!
akın var, güneşe akın. güneşi zaptedeceğiz, güneşin zaptı yakın.
dört gün dört gece, uykusuz dört gün dört gece tarihin en kanlı savaşı.
bu savaş biterken o tertemiz anadolu çocukları neden ve ne için öldüklerini artık anlamışlardı. ben onlara ölmeyi emretmiştim!
akın var, güneşe akın. güneşi zaptedeceğiz, güneşin zaptı yakın.
başka da çaresi yoktu. o günden sonra içimdeki son kuşkular da yokolup giti.
artık yepyeni bir dünya, yepyeni bir vatan, yepyeni bir millet doğacaktı.
akın var, güneşe akın. güneşi zaptedeceğiz, güneşin zaptı yakın. güneşin zaptı yakın!
düşmanın direnci azalmış ve bir müddet sonra da çekilip gitmişti. ama yorgundum, sıtma nöbetleri içindeydim. üstelik burada da fazla bir işim kalmamıştı.
tevfik doktor olarak gelibolu'daydı. çok hastasın dedi. gidelim tevfik dedim gidelim. istanbul'a gidelim, maaşımız da birikmiştir, birlikte harcarız.
istanbul'a gidelim. istanbul'a!