Osman Öztunç Cebeci İstasyonu
Ба рӯйхати навозиш илова кунед
Osman Öztunç - Cebeci İstasyonu ба рӯйхати мусиқии дӯстдошта илова шуд!
Osman Öztunç - Cebeci İstasyonu аз рӯйхати мусиқии дӯстдошта хориҷ шуд!
Барои илова ба рӯйхати мусиқии дӯстдошта, аввал ворид шавед ё сабти ном шавед!
Ворид шудан ё Ҳисоб эҷод кунед
Муддат: 04:19
Андоза: 3.97 Mb
Зеркашӣ: 26
Дида шуд: 106
Ворид шудан ё Ҳисоб эҷод кунед
Шарҳҳо:
Osman Öztunç - Cebeci İstasyonu Барои суруд шарҳ дода нашудааст. Шарҳи аввалро шумо нависед!
Агар сурудро писанд кунед, метавонед бо шарҳ гузоштан ба саҳифа дастгирӣ намоед.
Агар сурудро писанд кунед, метавонед бо шарҳ гузоштан ба саҳифа дастгирӣ намоед.
Osman Öztunç Cebeci İstasyonu Матни суруд
Osman Öztunç Cebeci İstasyonu Sözleri
Cebeci ıstasyonunda bir akşam üstü
Incecikten bir yağmur yağıyordu yollara
Yeni baştan yaşıyorduk kaderimizi
Sıcak bir kara sevda
Yüreğimizin başında bağdaş kurup oturmuştu
Acımsı, buruk
Mühürlenmişti ağzımız bir sessizlik içinde
Sessizliği üstümüzden atamıyorduk
Bir saçak altında kararsız, yorgun
Saatlerce duruyorduk
Kimse görmüyordu bizi
Cebeci ıstasyonunda bir akşam üstü
Yeni baştan yaşıyorduk kaderimizi
Cebeci ıstasyonunda bir akşam üstü
Bir başka türlüydü bu insanlar
Sen bir başka türlüydün
Gözlerin yine öyle bir bilinmez renkteydi
Gözlerin gözlerimde erimekteydi
Bir mermer heykel gibi yanımda duruyordun
Beni bırakma diyordun
Meyhane sarhoşları gibi sırılsıklam
Bir yalnızlık duyuyorduk
Ağlıyordun, ağlıyordun
Cebeci ıstasyonunda bir tren Nefes nefese soluyordu
Gerilmiş bir keman teli gibiydik
Ankara kalesi'nde bir eski çalar saat
Bilmem kaça vuruyordu
Bir yağmur yağıyor inceden ince
Içimizdeki binbir düşünce
Harmanlar misali savruluyordu
Islanmış bir ceylan yavrusu gibi
Tiril tiril titriyordun
Gitsek gitsek diyordun
Yüreğimin atışından deli gönlümce
Sırıl sıklam, paramparça, permeperişan
Türküler söylüyordum
Ağlıyordun, ağlıyordun
Şimdi, şimdi seni düşünüyorum
Cebeci yollarında rüzgarlar esiyor, serin
Paramparça düşmüş gönül ufkuma
Iki yıldız gibi gözlerin
Gel ey ciğerime saplanan hançer
Gel ey yüreğime oturmuş kurşun
Göçmen kuşlar gibi çok uzaklardan
Gel artık
Ne olursun
Cebeci ıstasyonunda bir akşam üstü
Incecikten bir yağmur yağıyordu yollara
Yeni baştan yaşıyorduk kaderimizi
Sıcak bir kara sevda
Yüreğimizin başında bağdaş kurup oturmuştu
Acımsı, buruk
Mühürlenmişti ağzımız bir sessizlik içinde
Sessizliği üstümüzden atamıyorduk
Bir saçak altında kararsız, yorgun
Saatlerce duruyorduk
Kimse görmüyordu bizi
Cebeci ıstasyonunda bir akşam üstü
Yeni baştan yaşıyorduk kaderimizi
Cebeci ıstasyonunda bir akşam üstü
Bir başka türlüydü bu insanlar
Sen bir başka türlüydün
Gözlerin yine öyle bir bilinmez renkteydi
Gözlerin gözlerimde erimekteydi
Bir mermer heykel gibi yanımda duruyordun
Beni bırakma diyordun
Meyhane sarhoşları gibi sırılsıklam
Bir yalnızlık duyuyorduk
Ağlıyordun, ağlıyordun
Cebeci ıstasyonunda bir tren Nefes nefese soluyordu
Gerilmiş bir keman teli gibiydik
Ankara kalesi'nde bir eski çalar saat
Bilmem kaça vuruyordu
Bir yağmur yağıyor inceden ince
Içimizdeki binbir düşünce
Harmanlar misali savruluyordu
Islanmış bir ceylan yavrusu gibi
Tiril tiril titriyordun
Gitsek gitsek diyordun
Yüreğimin atışından deli gönlümce
Sırıl sıklam, paramparça, permeperişan
Türküler söylüyordum
Ağlıyordun, ağlıyordun
Şimdi, şimdi seni düşünüyorum
Cebeci yollarında rüzgarlar esiyor, serin
Paramparça düşmüş gönül ufkuma
Iki yıldız gibi gözlerin
Gel ey ciğerime saplanan hançer
Gel ey yüreğime oturmuş kurşun
Göçmen kuşlar gibi çok uzaklardan
Gel artık
Ne olursun