[Verse 1]
Artık azılı yağmur sabahında
Çekip gitmenin türküsü
Gitmenin dağlarda kar gibi tutkusu
Hem yollar boyunca uzanan öykü
Hem de senden alacağım var benim yerdeniz kör kütük örgü
Seni terk etmek kanımda koşan gebe kısrak
Boynumda elleri dünyanın ses telimde mızrap
Artık anlamım yok yerdeniz sokaklardan geçmeyecekse gemilerin
Tren yüzmeyecekse okyanuslarında
Git hiç bakma öyle yüzüme yerdeniz
Kalmam boranlar altında tek bi’ damla yağmur için
Artık nehir yollarından dönmek sebepleri
Oturdum bi’ şarkı yazdım sana bilmek için ölmek nedir?
Işte senden vazgeçmek yerdeniz
Sen bilirsin çiçek nasıl açar hem de nasıl değer bilir
Artık ölü bi’ şair tanımı biliyo’sun
Vurulan benim yerdeniz
Sen boşuna ölüyo’sun
[Nakarat]
Ben artık bambaşka bi’ yıldızdayım yerdeniz
Senin ala şafakların yordu beni, yordu beni
Senin bir yanında bahar var bir yanında kıyam
Sahiplerin eşgalimi sordu benim, sordu benim
[Verse 2]
Isınmış tüfek gibiydi, şişmişti bileklerim
Yazmasaydım çıldırmıştım, sırtımda ölü tırnaklar
Ekim düştü meydanlarda canım kaldı
Parça parça ölüm kaldı tıpkı saçılmış çiçek tozuydular
Ben bu gece bi’ gemici kahvesinde demlendim yerdeniz
Ay yanıkları kaldı bana yaşamanın hatırası
İrin, kan ve kemikten beslenen sensin
Benim dudaklarımda dağ şarkıları göğsümde çapraz var
Kanda yüzen teknesin rüzgarında ağu
Ölüm gözlü bir masal yaz bana gün batı gece doğu
Senin tarçın dudaklarına kalmadım ki yolcuyum
Başka yıldızdayım, kendi mıntıkamda kolcuyum
Yoksa ölü mü doğdun sen yerdeniz
Salt yaralardan bir ceset gibi çatladı sırtındaki kabuk
Oysa gideceği yolu bilirmiş tabut
Anlat nasıl vazgeçer yaşamak kendinden böyle çabuk
[Nakarat]
Ben artık bambaşka bi’ yıldızdayım yerdeniz
Senin ala şafakların yordu beni, yordu beni
Senin bir yanında bahar var bir yanında kıyam
Sahiplerin eşgalimi sordu benim, sordu benim