Bir gün artık isyan ettirdi beni ve dedim ki uyutmayan geceye;
Bir kez olsun beni onunla yalnız bırak...
Tek dileğim çünkü onun gamzesinde uyumak.
Gecelerin bitmediği günlerdeyim şimdi.
Sabahın en zor geldiği gecelerde.
Ama hiç zorlanmadım seni anlatmak için aradığım hecelerde.
Kalbim sanki ellerime düşüyor,
parça parça sen koparıp atıyordum beyaz sayfanın üzerine.
İmzasız mektuplar biriktirdim sana.
Kimden geldiğini bilmeden,
ama kimin sadece o kadar çok seni seven
olduğunu tahmin edecek kadar yalın, net ve hasretle.
Şimdi belki anlamayacağımız kadar sıcak aramızda ki mesafe,
kırılan kemiğin sıcaklığında hissedilmediği gibi ağrısı.
Ne eskisi gibi kaynar kırılan yerinden,
ne de sen sevebilirsin beni eskisi gibi,
öyle en derinden.
Belki de sen haklıydın;
zamana yenik düşmeyen ne vardı ki,
ben bizi ölümsüz kılmaya çalıştım!
Hoş çakal şimdi, gidip de dönmediğin yerler senin olsun.
Kalbin de bana dair ne kaldıysa, o da benden sana son hatıra!