çok uzun zaman önce olmalı
çıplak ayaklarımda karanlık yolda
daha önce hiç bilmediğim bir yere gidiyordum
derin bir nefesle rüzgarın
denizin havada uçuşan kumaşların
sanırım rüzgarın getirdiği her şeyin
kokusunu ayrı ayrı aldım
etrafta kendimi görebileceğim hiç bir şey yoktu
bu yüzden bir süre varlığımdan habersiz yürüdüm
Ara sıra ellerime ve çıplak ayaklarıma takıldı gözlerim.
Yol boyunca ezdiğim taşların gürültüsünden
başka tek bir ses duymadım
bu yürüyüş ne kadar sür bilmiyorum ama nefes nefeseydim
dar bir koridordan geçiyordum artık bir şeylere yaklaştığımı biliyordum
Karanlıkta saçları altın gibi parlayan bir kadın bana yaklaşmaya başladı.
Korktuğumu anımsıyorum. Duraksadım. Yavaş hareketlerle nazikçe ellerimi tuttu.
Ona güvenebileceğimi hissettim, birlikte yürüyorduk artık. Bir ara bana dönüp
“İnanıyor musun?” diye sordu. kayboldum neye inanmam gerektiğimi artık bilmiyorum
ölüm kötü bir şey