Hepsi yalan söyledi…
İsyansa isyan ettim,
Nisyansa unuttum her seferinde seni.
Düştüm bırakma beni…
Yakılmış rengi kaçmış gecelerin ortasından,
Ateşlerin ortasından,
Bütün ihanetlerin bütün kuşkuların arasından,
Talanların kargaşanın, korkuların yakasından biriyim…
Bilirsin hüznü hiç yakıştırmadım ruhuma.
Hiç ölmeyecek biriydim.
Ateş mi yakardı beni,
Hesap mı görürdüm günahlarıma.
Kırmızının efendisiydim.
Şu kahpe dünyaya meftun,
Şu kendine zebun ben,
Bir infilakla parçalanıyorum.
Hepsi yalan söyledi.
Bittim!
Bırakma beni…
Mor menevişli dağlarım olsaydı,
Kor ateşler yansaydı sevdalıklarıma.
Güneşi sağ, ayı sol elime koysalardı.
Vazgeçmekten bile vazgeçseydim.
O geliyor dediklerinde tefler çalsaydım,
Küçük kızlar yetim çocuklar,
Dünyanın bütün mazlumlarının gözleri ışıldasaydı.
Ben olmasaydım da
Ruhum taşısaydı yükü.
Adımı adının yanına yazsaydı, en sona yazsaydı,
Bu da olsun yazsaydı,
Olsun yazsaydı…
Bir ceylana yoldaş olsaydı,
Bir çobana rastlasaydım da
Mendilime süt dolduraydı.
Bela senden,
Aşk senden,
Kaybolduğum dehlizlerin sonunda yol senden olsaydı.
Hepsi yalan söyledi.
Yittim!
Bırakma beni,
Bırakma beni…
Bugün pazartesi,
Dışarda sevdiğim sonbahar.
Solgun bir adamın soın kalesi,
O da kaydımı ellerinden büsbütün kaybetmiş olucak.
Yani ben,
Kendi kendinin kırılmış endazesi
Sorarsın ya bazen kapatıp gözlerini usulca dünyaya,
Bu asiliğin bahanesini.
Nereye kadar gidersin?
Kuşların kaderle uçtuğu,
Her yağmur tanesini bir meleğin indirdiği,
Yeni doğmuş bebeğe yutkunmayı öğreten,
Çimene yeşili,
Buluta maviyi,
Toprağa doğurganlığı veren…
Ey karıncanın kalbine bile merhameti indiren,
Görünmezi gören,
Bilinmezi bilen,
Göğe, çarkı feleğe süreyya’ya yıldızlara kainata sığmayıp,
Bir garibin kalbine giren…
Duy sesimi !
İşte bu benim…
İşte ben!
Her şeyden sonra ve her şeyin başında,
Kapı aralığında mahçubum, utanıyorum aslında.
Vermeyi istemeseydin, istemeyi vermezdin.
Geldim…
Bırakma beni…
Hepsi yalan söyledi.
İsyansa isyan ettim,
Nisyansa unuttum her seferinde seni…
Düştüm…
Bırakma beni,
Bırakma beni,
Bırakma beni…