Kampüste gördüm seni yılların arasında anonslar hep seni söyler barikatlar arkasında.
Sarulur ömrümüz gibi bayraklaşan o saçların, özgürlüğün türküsünü söyle der o bakışların.
Biliyorum seni sevmek kurşun sıkmak yıldızlara, hayalimi bir sır tutup haykırmak denizlere.
Bir elinde kitapların yumrukların göğü deler, kulağımda çınlar sesin uykumu kırka böler.
Savrulur ömrümüz gibi bayraklaşan o saçların, özgürlüğün türküsünü söyle der o bakışların
Biliyorum seni sevmek kurşun sıkmak yıldızlara, hayalimi bir sır tutup haykırmak denizlere
Seni sevmek bir intihar bombacısının hayatta kalma ihtimali.
Seni sevmek yer çekimine muhalefet, bulutsuz bir gökyüzünde doğal bir felaket.
Seni sevmek temmuzda kar, sonbahar da çicek.
Seni sevmek ölüm kadar gerçek.
Seni sevmek ikindi de yıldız, şafakta ay beklemek.
Islanmamak yağmurda, gökyüzünde yürümek.
Seni sevmek bir bakışına ölsemde hiç ölmemek, ölümsüzlük düşlemek.
Seni sevmek hücrede şafak beklemek, gözlerinin hayaliyle bilenip yaşamak inadına ölmemek.
Seni sevmek göz kırpmadan saplanıp ufka ve tereddütsüz bir inançla imkansızı beklemek.
Seni sevmek yıldızlara kurşun sıkmak, hayalini bir sır tutup denizlere haykırmak.
Seni sevmek içimdeki boşluğun tasviri, doluluğun sırrı, hiçliğin ertesi.
Seni sevmek yine bir cuma günü peki ya ertesi?
içimde, içimde sessizliğin gümbürtüsü var, şimdi susuyorum bağıra çağıra. Uzansam dokunurum ipekten saçlarına.
Tüm asilliğin ve güzelliğinle karşımdasın ama bin ışık yılı uzakta, bin ışık yılı uzakta...