Bir gözüm kan çanağı, bir gözüm kana doymuş
Bir yüzüm kirli kalmış hep bir yüzüm sana doğmuş
Ne çare olan olmuş? Adımı soran olmuş...
Bu şehrin sokakları artık beni boğar olmuş!
Taş olmuş, duvar olmuş ektiğin o güller...
Ölmemi bekleyen gülmez öyle kolay kolay.
Çok sıkıntı, çok olaylar atlatıldı...
Kendimizden saklanırdık.
Bir inşaatın alt katıydı,
Alkolümüz kalmalıydı, görmek için sabahları...
Bu zorlu zamanları, geçilmeyen o saatleri, kırık dökük durakları...
Silip attım hafızamdan çürük çarık duranları;
Bir şekil kaçanları,
Kaçmayıp da yananları anlatıyor şarkılarım...
Sikmişim şöhretini ! :)
Huzurumu istiyorum, yoksa neden gülmeyelim ?
Bozduğum tövbelerim, hep kendime sövmelerim, sekiz çizer gölgelerim...
Bu yüzden dönme dedim.
Sayemde gülümseyen insanlar hep şarapçılar,
onların tebessümü de son bardağa kadar..
Elimden kayıyorlar, kaçıyorlar tutunduğum her ne varsa yanıyor bak;
"BUNDAN BÖYLE KARAKOLLAR!
Kahverengi gözlerimin gördükleri zifiri bi' karanlıktan ibaret,
Her gecem cinayet...
Ölenler kafamdalar,
Gömenler aranmadan yaşıyorsa hayatını adalet mi arda kalan?
Beladan arınmışsak hâla niye gözlerini kısıp kısıp izler bizi bu şehirde kaldırımlar?
Düşme, saldırırlar!
Düş mezarlığımda bi' hayaldi geçip gitti farklı oldu sandığımdan.
İçtim, usandığımdan.
Hiçtim; o, sardığında...
Geçti bu sanrılar bi' harabeyiz arkasından.
Bi' gece sevda vurur sabahında kavga, biziz sokaklarda kalan şimdi fidanların parkasından!
Atlasımda her köşe dert...
Gülüşlerin sarhoş eder
- şimdi gül bi’ kadeh dolusu...