sorma (sorma)
sakın bana halimi
bu gece düşlerimin
sana ait olan herşeyin
içindeyim (içindeyim)
gelip kurtarın beni
bu gördüğüm kabusların yok bir tarifi
madem böyle olmasını sen istedin.
gerek isterdi ki bu işimiz de böyle gitmesin.
ama vazgeçince birden herşeyide boş verirsin.
kaç gündür kendini aratarak beni ne hale getirdin.
yapboz sen son çaresin
yapboz tablodaki son tanesin
yapboz bütün derdim sensin
içimde ki serüvensin
yapbozun bütün parçaları kayıp
gitmemen gerek burda yanımda kalıp
tıpatıp aynı yollara dönüyorum zamanı başa sarıp
sarmalıyorum bazen geçmişe takılıp
geride bıraktıklarım dönmemi bekliyor
artık benim için hiçbişeyin önemi yok
her gün geçtikçe daha da dipe düşüyorum
insanların iyimserliğine kanıyorum
sırrımı artık kimse bilmiyor.
dört duvar oldu sırdaşım.
bilmiyorum hangi limanda biter bu gidişatım
buralara gelmek için çok dolaştım.
atarak ilerledim uygun adım.
nerdesin son parçası olmayan yapboz?
gece oldu şimdi başlar birazdan yakamoz.
sularda gümüşten bir iz bırakırken gökte yıldızlar parlıyor.
içimdeki şeytan beni yanlışlara sürüklüyor.
uzay boşluğunda sallanan yıldızlar gibidir düşlerin
gecenin 3ünde hep aklıma gelirsin
ama hiç bi zaman bu değildi düşlediğim
odamın içini fotoğraflarınla süsledim
bozuldu yapboz yine sil baştan.
uçup gitti hayaller bir hışım rüzgarla.
yeter ki gel artık o yeter bana.
hep birşey eksik oluyor yoksun mesela..