Herkes gitti bu şehirden
Bari sen gitme, bari sen gitme
Herkes gitti bu yürekten
Bari sen gitme, bari sen gitme
Munzur’un hatrına
Dicle’nin adına
Allah’ın aşkına
Bari sen gitme
Munzur’un hatrına
Dicle’nin adına
Allah’ın aşkına
Bari sen gitme
Yokluğunda saz darılır
Mızrak gücenir, mızrak gücenir
Şairlerin kalemleri
Bir bir tükenir, bir bir tükenir
Munzur’un hatrına
Dicle’nin adına
Allah’ın aşkına
Bari sen gitme
Munzur’un hatrına
Dicle’nin adına
Allah’ın aşkına
Bari sen gitme
Gitme
Güneşin tam kızıllığında çiselenmiş yaprak kırıntılarını
Suspus olmuş toprağın doğum halini, börtü böceklerini
Sabah çayını yudumlarken uyanmış gözlerin yol çeken umutlarını
Coğrafyanın annelerini anlatacağım sana gitme
Sözcüklerime kelepçe vurmuş dilini, kekeleşmis kekeç halini
Kaç milyon yıl olmuş kabuk tutmayan yaramın kanayan yarasını
Göz yaşlarını, esaretini ve dağlarda yankılaşmış direnişin
Yılmaz bekçilerini anlatacağım sana gitme
Serhat’ta Murat’ın küheylan akışını, Fırat’ta asiliğini haykıracağım
Kurşuna siper olmuş yüreklerin gülüşlerini
Yürüdükleri patika yollarda düşlerini
Saçlarından tel örgüler örülmüş coğrafyanın kızlarını anlatacağım sana
Toprağa düşen gülüşleri, yeşille buluşan maviyi
Paslanmış kelepçeye inat zulme direnen aşiti
Hak ile hakların kardeşliğini anlatacağım sana gitme, gitme
Munzur’un hatrına
Dicle’nin adına
Allah’ın aşkına
Bari sen gitme