Bak kardeş şimdi beni iyi dinle
Az yürümüş yollardan yürüyeceğiz şimdi seninle
Eğri oturup doğru konuşacağız
Çok görmüş çok okumuş,
Ama az gülmüş az ağlamış mürşid-i aşkların
Tedrisatından geçeceğiz seninle.
Çalınan her kapı hemen açılsaydı
Ümidin, sabrın ve isteğin derecesi anlaşılmazdı.
Bak kardeş, kişi bilmiyorsa ne istediğini
Hem seni ziyan eder hem de kendini.
Dibini görmediğin suya dalmadığın gibi
Emin olmadığın sevgiye teslim etmek kendini.
Kim demiştir ki gözden ırak olan gönülden ırak olur diye,
Sen onun gönlündeysen eğer,
Yemende de olsan onun yanındasın.
Eğer sen onun gönlünde değilsen,
Yanında da olsan yemen de sayılırsın.
Şimdi sorarım sana kardeş,
Hangi aşk daha büyüktür?
Anlatılarak dile düşen mi?
Anlatılmayıp yürek deşen mi?
Aşk topuklarından etine kadar işlemiş bir nasırdır
Ya canın acıya acıya adım atacaksın,
Yada canını acıta acıta söküp atacaksın.
Her iki yolda da tek bir gerçek olacak
Canın çok ama çok acıyacak.
Ve öğrenirsin bir gün kardeş
Gerçeği öğrenirsin bir gün.
Gerçeğin acı olduğunu,
Sonra dozunda acının yemeğe olduğu kadar
Hayata da lezzet kattığını öğrenirsin
Aşkı, acıyı, aşkın acısını, hayatı
Her canlının ölümü tadacağını
Ama sadece
Bazılarının hayatı ve gerçek aşkı tadacağını öğrenirsin.
Üzülme kardeş, gül.
Ey burnu kanasa hemen kadere küsüp yüzünü ekşiten.
Gülden hiç ders almazmısın?
Bütün yapraklarını tek tek yolsan
Gül yine de gülmekten vazgeçmez.
Sorsan şimdi kardeş desen ki
‘Gidenler ne zaman döner?’
‘Üzülme’ der Mevlana ve devam eder,
Kaybettiğin her şey bir gün
Başka bir surette geri döner.