Bir dünyayı kurunca aklımın ucunda
Hissedersin biliyorum, nedensiz hatırlayınca
Zamanın geçmediği hatır aralarında yol kenarlarında biriktik
Ah denizler çığlık atar dalgalarla martılar,
biz kıyılardan silindik
Yerindesin hala aynı caddeler
Aynı hayal şehri kurduğum
yıkıldığın.
Özlersen gel, bi kahve içeriz karşılıklı
Öylesine laflarız biraz senden biraz benden
Lacivert kazağından
Ayların sırasından
Örgü örgü düşen saçların
hayalime dolandı
Hayalime dolandığında yolların, kalır mıyım ?
Rüyalarım hala senin sen gelmedin.
Açıklama 38 -
keşke söylesen
bu kenti terketmek artık kolay değil.
kapıyı kapatıp çıkamıyorum içeriden
halbuki tersimiz düzümüzden dikişli
halbuki güneşliyiz
sen
gözümün önünde. arkasında
ışıklar...
anlıyoruz ki alakalı değil rölativiteyle ruh
anlıyoruz ki mevsim mayısa değebilir.
anlıyoruz ki prensesler de kalp sökebilir
onüç
her şey dönüştüyse kuma
yola hırkamı giyer çıkarım
taleb etmiyorum,
sırtımda taşıdığım gezegen
gözlerim kapanıyor fakat dönüyorum
etrafın;
bakışarı müşfik, bakışları kara
değiştiyse zaman, yatıştıysa acınız
müsaitseniz, kapınızı çalacağım
farkediyorum, çünkü dikkat ediyorum
her kağıda farklı imza atıyorsunuz.
farkediyor ve artırıyorum
müsait misiniz ? kapınızı çalacağım.
Misafir değilim.
lütfen beni ağırlama.
ihbarı idrak.
teessüf ederim! haber değeri yok bunların meşgul etmeyin.
sonra bir nota veriyorlar sesimiz kesiliyor.
bakışlarımız düşüyor.
arkamı dönüp bakmaya cesaret edince
okyanus, rüzgar, dalgalar...
bir dirseğim sıraya dayalı kalıyor.