Ben, böyle olmamalıydım
İsmini duyunca, boynum düşmeliydi omzuma
İçime bir ateş düşmeliydi
Ayaklarımın feri kesilmeliydi
Kendimden geçmeliydim sonra
Adını sayıklamalıydım, adımı unuttuğumda
Ama bunu kimse duymamalıydı
Seni, mahşere kadar saklamalıydım
Ben böyle olmamalıydım
Nisan akşamlarını ıslatırken yağmur
Bahar, şarkılarını söylerken karanlığa
Çalan her kapıya sensin diye koşmalıydım
Gece yıldızlarını serpince göre
Seni görmek için uyumalıydım
Ayak sesleri gelmeliydi uzaktan
Ben hep sana yormalıydım
Şarkılar kime söylenirse söylensin
Sana diye dinlemeliydim
Türküler dolmalıydı odama
Ben bir selvi boylu yârdan ayrıldım deyince bir ses
Selvi boylu yâr sen olmalıydın
Kömür gözlüm ateşine düşeli
Senin için söylenmiş söz olmalıydı
Ama bunu kimse bilmemeliydi
Seni mahşere kadar saklamalıydım
Böyle olmamalıydım
Kelimeler taifi taşıyınca kulaklarıma
Daha yüzüme çarpmadan taif rüzgarı
Taşların izi çıkmalıydı yüzümde
Uhud anılırken, dişlerime sızı düşmeliydi
Haremde bir ikindi vakti
Kem gözler çevrilince sana
Ve vefasız eller uzanınca yakana
İçim daralmalı, nefesim kesilmeliydi
Sen ötelere hazırlanırken
Öteler senin için süslenirken
Son kez baktığın pencerede hayal edip seni
Perdenin son kez kapanması gibi
Kapanmalıydı gözlerim
Sonra içime doğru gerilip
Seni bize lutfedenin ismini haykırıp
Allah deyip
Düşmeliydim yere
Ama bunu kimse bilmemeliydi
Seni mahşere kadar saklamıydım
Ve mahşer günü
Uzaktan seni seyretsem
Sana yakın olmak için can atsam
Beni engelleseler
Sen kim yakınlık kim deseler
Ben ağlamaktan konuşamasam
Gözlerini çevirsen bana
Benim cennetim bana bakan gözlerindir
Ve tebessüm etsen
Ama bunu kimse görmese
Seni ebede kadar saklasam