Biz,bu ateş çemberinden de geçeriz,
Geçeriz kardeşim…
Çocukken,bir çoban değneğiyle toprağa yazdığımız,
O yıldızlı,o şerefli sözleri,
Bu hayatın alnına da kazırız,
Kazırız kardeşim…
Say ki bu bunaltı,
Soylu,türkü dolu bir hayatın diyeti
Değil mi kardeşim,
Yiğit kardeşim
Babamın emaneti…
Nerde çocukluğumuz,birdenbire büyüdük
O navruz çiçeklerini biz mi topladık,
Büyülü yıldızların altında biz mi uyuduk? …
Yangından çocukluk kaçırır gibi,
Birdenbire,apar-topar büyüdük
Bu çocukluk yanımız ondan,
Bu kırılgan,bu zamana vahşi yanımız ondan
Ondan,omzumuzda adımız gibi taşıyoruz hasreti
Değil mi kardeşim,
Kardeşim
Babamın emaneti…
Biz bu dünyanın işvesine kanmamışız
Damarlarımıza kadar incinsek bile,
İncitmeden,çiğdem gibi topraktan sökmüşüz aşkımızı
Şehirlere insek bile,şehirlerde sinmemişiz
Bir söz vermişiz toprağa,
Topraktan dönmemişiz…
İnce bir yanımız var,bir yanımız erkekçe,
Annemizden merhameti almışız,babamızdan kudreti
Değil mi kardeşim,
Güzel kardeşim,
Babamın emaneti…
Bizim,bir parça ekmeğimizi,
Acımızı,gücümüzü,
Kanımızı bölüştüren Tanrı’ya şükür.
Seni,bir kır çiçeği gibi,
Yuvamıza iliştiren Tanrı’ya şükür
Kimse benim gözümle göremez seni,
Bebek kardeşim,
“Erkek” kardeşim…
Bir “Kadir Gecesi” dünyaya geldin,
Bunu bir bağış saydım
Seni,binbir duayla,öptüm başıma koydum
Canım kardeşim,
Tanrı’nın nimeti,
Babamın emaneti
Kardeşim,
Babamın emaneti…